Kuşadası'nda Hristiyanlar döneminde, kare formunda yapılan surların üç ana giriş kapısı vardı. Bu kale kapıları, çok kalın kalaslar üzerine geçirilerek perçinlenmiş 5 milimetre kalınlığındaki saçlarla kaplı idi. Şu anda mevcut olan kale kapısı, üç kale kapısından ayakta kalan sonuncusudur. İnanışa göre bu kapının altından geçenler bir daha Kuşadası'nı terk edemez ve Kuşadalı olurlar. Nüfusun son yıllardaki artışı bu inanışı kuvvetlendiriyor.
Kurşunlu Manastırı, Davutlar'ın arkasındaki tepede denizden yaklaşık 600m yüksekte, körfezi kuşbakışı gören bir konumda bulunuyor. 8.yy'da yoğun Hıristiyan göçüne maruz kalan bölgedeki manastırın Bizans yapısı olduğu tahmin ediliyor. Yemekhane, mutfak, kiler, keşiş odaları, revir, şapel, mezarlık, surlar, sur mahzeni ve savunma odaları bulunan yapının mimarisi oldukça etkileyici. Şapelin tavanındaki fresklerdeki simgesel ve geometrik motifler ile dinsel olaylar ve kişilerin betimlendiği gözlemleniyor.
Çok eski çağlarda Efes'e içme suyu Kuşadası'ndan su kemerleri ile taşınıyordu. Değirmendere'den çıkan Kinkirdos suyu, boğazlar ve yamaçlar boyunca tam 45 km'lik yolu aşarak Efes'e ulaşıyordu. Osmanlılar döneminde Öküz Mehmed Paşa tarafından Burgaz'dan Kuşadası'na su götürmek için su kemerleri yapıldı ve günümüzde bu kemerlerin büyük kısmı halen ayakta duruyor.
12 İon şehrinin oluşturduğu yarı dini, yarı siyasi Panionion Birliği'nin merkezi olan Panionion, Güzelçamlı sınırları içinde kalıyor. Pers İmparatorluğu'nun Anadolu'yu işgali sonrasında kurulan Panionion, toplantı ve ayinlerin de yapıldığı bir merkezdi. M.Ö. 8.yy'da Poseidon'a adanmış festival, oyunlar ve dini ayinler düzenlenen İon Tapınağı'nın, yine Büyük İskender zamanında da görkemli festivallere sahne olduğu söylenir.